Pages

29 Ocak 2013 Salı

Bursa'da Ulaşım


Bursa'da ki halk otobüsleri özel olduğu için çok fazla sıkıntı yaşanıyordu. Kör cahil adamlar halkla sürekli tartışma içerisindeydi, saygısız laftan anlamaz tavırları, durakları atlayıp durmamaları vb. birsürü sorun yaşanıyordu. Dolayısıyla belediyeye çok fazla şikayet geliyomuş, öyle ki günde binlerce.. Belediye bu otobüslerle anlaşmaya varıp maaşlı olarak kendisine bağlı olarak çalışmalarını istedi ve tabi ki kabul etmediler. Bir de özel oldukları için otobüsleri bir görseniz, çoğu eski zaten onu geçtim, hindistan otobüsleri gibi 80lerin dolmuşları gibi süslü püslü, her yerinden bişeyler sarkıyo. Son zamanlarda Bursa'ya geldiyseniz şehirdeki değişimi farketmişsinizdir. Belki de Türkiye'nin en hızlı gelişen şehri Bursa, ciddi bir modernleşme hareketi var. Bu durumda o otobüsler şehre hiç mi hiç yakışmıyor.

Tamam bir de şimdi otobüsçüler açısından bakalım. Söylenenlere göre aylık kart sistemi gelince gelirleri düşmüş, belediye kendilerine gelirin çok küçük bir kısmını veriyormuş falan şeklinde şeyler duydum, doğruluk payı ne kadardır bilemiyorum ama aldıkları para ne olursa olsun onu hak edecek şekilde yapmıyolar işlerini. En son haftasonu, otobüsçüler dediler ki "Bukart" kullanılmıcak artık otobüste biz para alıcaz. Düşünsenize en az 10 sene gerisine gidicekmişiz :) Belediye tabi ki öyle bişeye müsade etmedi, polis jandarma hazır, otobüste yolcudan para aldığınız an bir daha otobüs hattında çalışamazsınız şeklinde uyarıda bulunuldu. Sonuç olarak görüşmeler sürüyormuş ama kart kullanmaya devam ediyoruz. 

Biran öncede hem şöforlerin hem otobüslerin değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Çok fazla otobüs kullanan biri olarak inmek istediğim durakta bırakmamalarından bıktım yahu. Bir de saygısızlar ki sormayın.
Ya bişey daha var, bugün eve gelirken otobüste önümde bi adam kıymalı börek yiyodu. Otobüste yapılcak şey mi bu allah aşkına. Zaten hava soğuk diye kapı pencere kapalı. Artık çalışmaya başlayıp arabamı almalıyım sanırım. Otobüs yolculukları sıkıntılı olmaya başladı :))

Bir de bizim artık "Budo"muz var biliyo musunuz :p
Birde 15 dakikada istanbul'a gidebiliyoruz uçak taksi ile, bir de ödüllü İpek Böceği tramvayımız var. Amma övdüm şehrimi :D Ama güzel gelişmeler bunlar.. Tek sorun halk otobüsleri kaldı, onun da çözümü yakındır inşallah.

26 Ocak 2013 Cumartesi

İşte Shantaram'ın Sahibiii :)


Eveeeet geldi çattı o büyük gün :p
E çekilişim sona erdi, kitabımı kime göndericem acaba :p
Öncelikle katılanların bir listesini yaptım, sonra isimleri tek tek kağıtlara yazıp Romeoma seçtiricektim ama bugün buluşamadık o yüzden random.org ile talihliyi belirledim. Öyle oluyormuş bu çekiliş işlerinde :) Sonuç beni şaşırtmadı desem yalan olur, ama önce katılanların listesi görelim.
Ekstra Twitter ve Facebook'ta çekilişi duyuranlar olmuş, çok teşekkür ediyorum. Hiçbir yerde duyuramayanları üzülerek çekilişe dahil edemedim :/ Söylediğim gibi haksızlık olmasını istemiyorum. Ve gelelim sonucaaaa :)
Evet kazanan kişi Kahve Molası oldu :) Severek okuduğum bu kitabı onun da severek okumasını diliyorum :) Mail ile de bilgilendiricem, adres bilgilerini gönderir göndermez de kitap yola çıkıcak...
Ayrıca sonuç beni şaşırttı dedim çünkü minimum olan 1 sayısı çıktı, Kahve Molası gerçekten şanslıymışsın sanırım :))






21 Ocak 2013 Pazartesi

Yaşadığını hissetmek..


" Derin derin nefes alıyorum, ciğerlerimi havayla dolduruyorum ve mutlu oluyorum. Nefes alabildiğim için mutluyum. Pamuk pamuk yağan kardan korkup kaçarken onlar, ben koşuyorum dışarıya. Yağan karı görebildiğim için soğuğunu hissedebildiğim için mutluyum. Hızlıca yağan yağmur onları hayatından bezdirirken ben yağmurda ıslanıyorum. Yüzümü gökyüzüne çevirip düşen damlaları hissedebildiğim için şanslıyım.  İçime işleyen soğuğu hissedebildiğim için mutluyum. Sabah yüzüme vuran gün ışığını görmem gülümsemem için yeterli ve her yediğim yemek şükretmem için büyük bir sebep. "

Eğer tüm bu hisleri, duyguları bir kez kaybettiyseniz, bir kez o soğuk havayı hissetmediyseniz, hayat ile bağınızı bir kez yitirdiyseniz, bu saydıklarımın ne kadar değerli olduğunu bilirsiniz. 
Acılarımız, birer yaradır. Zamanla kabuk bağlar. Hatta zamanla izi de ortadan kaybolur ki karanlık gecenin sabahına uyanıp derin bir nefes alırsınız. İzi kalmaz da işte ince bir sızı bırakır geriye. Birilerinin size hatırlatmasına gerek yoktur. Zaten onu hissedersiniz. Ama bazı densizler çıkacaktır mutlaka yaralarınızı deşmek size ders vermek için. Aldığınız dersler, çektiğiniz cezalar yetersizdir onlara göre ve sözde sizi sevdikleri için yaparlar :) Çok yazık ki böyle insanlara aşık oluyoruz.


14 Ocak 2013 Pazartesi

Eski kitaptan çıkan not :)

Bugün Romeomla kütüphanedeydik. Sınavımı beklerken ben biraz notlarıma gözatayım dedim, Romeom da kitap okumaya karar verdi. Afrika tarihi ile ilgili baya eski bi kitap aldı. Onun arasından çıkan bi notu paylaşıcam sizlerle :) Baya içini dökmüş birisi, yazmış yazmış bırakmış oraya :) 
Yazanlar şöyle;
"Bugün Kasım'ın 2'si. Sınavlarıma 10 gün kaldı. Hala baya canım sıkılıyo. Dün biraz Mune'yle konuştum telefonda. Ayda yılda bir görüştüğümüz için konuşucak çok şey bulabildiğimizi farkettik. Belki de böylesi daha iyidir diye düşünüyormuş. Beni hep çok özlüyor ama aramıyormuş. Bilerek! Biyerlerde ona kırılmadan aramasını beklediğimi bilmek hoşuna gidiyormuş. Aynı şeyi benimde hissettiğimi zannediyor. Ona evet öyle dedim ama aslında öyle olup olmadığını bilmiyorum. Onunla konuşmak çok eğlenceli oluyo benim için. Yaptığım şakalara çok gülüyo ve eşlik ediyo. Bu çok hoş elbette ama uzun süre görüşmediğim zaman da özlemini çekiyo değilim. İşte buna gerçekten takılıyorum. Neden özlemiyorum? Bayramda Ankara'ya gittim ve evden neredeyse hiç çıkmadım. Koltuk-battaniye-The Newsroom Maratonu! Şeyma'ya sadece 2 saatliğine uğradım. Bana demediğini bırakmadı. 10 yıldır benim bu saçma hallerimi çekiyormuş! Bu cümleyi kurduğuna inanamadım. Kalbim kırıldığından değil ama Şeyma'dan asla böyle bişey beklemediğimden. Ben arkadaşlığımızın şimdiye kadar hep kötü davrandığımız zamanlarımıza  tahammül ve anlayış göstererek ilerlediğini düşünüyordum. O yıllardır yaptığım saçmalıkları tek tek sıralarken, benim onunla ilgili çok daha fazla sayıda örnek geldi aklıma ama onun aksine ben dile getirmeyi tercih etmedim ve anladım ki tahammül ve  anlayışı sadece ben gösteriyormuşum, o halının altına süpürüyormuş! Kalbim kırılmadı. Şeyma'ya hiçbizaman kırılmam zaten, niyeyse! Ama müthiş bi öfke duydum. Bayram'da ona, onca özlemine rağmen, vakit ayırmayarak büyük eşşeklik ettim. Ama pişman değilim. Bunu anlamış olması gerekirdi. Ama şimdi düşünüyorum da benimle ilgili anlamadığı ne çok şey var gerçekten. Hiç önemsememiştim şimdiye kadar. Herneyse! Peki ben niye görüşmek istemedim Şeymayla? Bunalımlı hallerde takılmak birkaç yıl öncesinden gelen ve değiştiremediğim bir alışkanlık mı? Hoşuma mı gidiyo? Cool olduğumu mu sanıyorum? Yine mi kendimi çok fazla düşünüyorum? Düşünmeyip napıcam?
Bilmiyorum!"

Yazanlar böyle :) Şu telefonda konuştuğu kişi kız mı erkek mi anlayamadım isim ilginç çünkü, belki yabancı falandır. Ama erkek sanırsam. Sizin yorumlarınız neler :)

11 Ocak 2013 Cuma

Çekiliş İle ilgili!

Canlarım çekilişle ilgili kısacık bi notum var. Blogu olmadığı için paylaşamayıp katılmak isteyenler olmuş :/ Gerçekten çok üzüldüm çünkü katılmanızı isterim ama diğer yandan da bu şarta uyan arkadaşlar var ve haksızlık yapmış olurum. Böyle bişey istemediğim için sizleri çekilişe dahil edemiyorum :/ 
Bu arada tez henüz bitmedi hafta içi teslim edicem başka sınavlarımda var :/ Umudum sadece geçer not alabilmekte inşallah sorunsuz kurtulurum şu tezden, ciddi stres yaratıyo üzerimde ya :/

2 Ocak 2013 Çarşamba

Yılbaşı gecesi :)

Yılbaşıl gecesini anneciğimle çekirdek çitleyip televizyon izleyerek geçirdik. Hiç eskiden olduğu gibi güzel bişeyler yoktu televizyonda ama ya, canlı yayın hiç yoktu nerdeyse..
Neyse asıl anlatacağım şey farklı.. Tam gece yarısı olunca, yeni yıla saniyeler kala böyle havai fişek gösterileri falan yapılıyodu. Bizde annemle terasa çıktık izleyelim diye, Uludağ'ın etekleri falan güzel görünüyo çünkü o zaman :) Terasta da çardak var, işte asma falan, yani çatı yok. Böyle bi sesler geldi boncuk gibi bişeylerin yere düştüğünü duydum. Anneme söyledim ama oda "yok ben duymadım, sana öyle gelmiştir, ne olcak ki" falan dedi. Bu arada silah sesleri gelmeye başlamıştı uzaktan uzaktan, sonra yine aynı şey oldu bu sefer annemde duydu, silah galiba falan dedik koşa koşa girdik içeri. 
Sabah gündüz gözüyle annem çıkıp bakmış ne düşmüş öyle diye, küçücük boncuk gibi şeyler.. Babama sorduk kuş mermisi mi ne öyle bişey deniyomuş ve denk geldiği zaman yakıp geçiyomuş.. Tabi biz olayı babama anlatınca bir de azar yedik, niye çıkıyosunuz siz silah seslerini duymuyo musunuz falan dedi.. Evet haklı ama nasıl oldu anlamadıkta ya, silah sesleri uzaktan geliyodu. Allah korumuş valla ya denk gelseydi, ya bişey olsaydı da bi daha bloguma yazamasaydım :/ :) Bu arada iyi seneler :)