Pages

27 Eylül 2013 Cuma

Depresyonumsu

Uzuun zamandır yazmıyorum ya, bu arada naptın derseniz, çok kayda değer bir şey yok sanırım hala. Ama ben kısacık anlatayım. Okul bitti psikolojisindeyim galiba ama iş deseniz o da yok. Okulum da bitmedi ki zaten. Önceden iş isterdim şimdi istemiyorum. Oda ailevi sebeplerden. Gelecek, kariyer planı programı deseniz o da yok. İstediğim hiçbir şey yok. Şuan ne istiyorsun deseniz. Resmen hiçbir şey istemiyorum. Hiç bir beklentim de yok hayattan. Depresyonda mıyım neyim dicem ama bu durum zaten giderek artan bi halde. Yani bu hislere sahibim son altı aydır falan ama sürekli artan bi grafikte seyrediyo :) Kpss, yüksek lisans, meşhur yurtdışı planlarım veya başka bişey.. Hiç biri için uğraşacak gücüm yok. istediğim her hangi basit bir şeyin bile gerçek olacağına dair inancım yok. 
Ben de bol bol uyuyorum, saçma sapan şeylerle zaman öldürüyorum. Uzuuun zamandır tatil yapmadığımı farkedip en azından bi İzmir'e kaçayım dedim. Burda kaçtığım şeylerin eksikliğini orda hiç hissettirmedi sevgili ailem :) Günde on defa aranır mı bi insan ya. 
Şimdi yine Bursa'dayım. Çekilişlerden gelen hediyelerim ile makyaj malzemelerimin sayısı ikiye katlanmış oldu resmen :) Ben de youtube makyaj videolarını izleyip yapmaya çalışıyorum. Bana ne yakışırmış ne yakışmazmış anlamaya çalışıyorum. Sonra yemek falan yapıyorum. Yapmışken burda da yayınlasam olur aslında ama o bile zor geliyo sanırım :)
Bazı hatalarım var farkında olduğum ama kısır döngü haline gelmiş.. Sürekli geçmişin mukayesesini yapıyorum. Hatalarımı gözden geçiriyorum. Nerede hata yaptım? Bu okulda harcadığım beş sene tamamen eziyetti bana evet ama yapılabilecek bir şey yok sonuçta deyip üstünü örtemiyorum. Daha üniversite tercihlerinde aileme karşı gelmeliydim. Çabalamıştım gerçi. Üstelik o zaman da hayırlısı olmazdı belki.. Bölümü neden hiç sevemedim. Hiç çabalamadım mı? Fazla mı duygusal düşünüyorum. Aileme mi haksızlık ediyorum. İşte bu kadar mantıksız bi döngü bu. Kendi kendimi yorduğum, hiç bir şeye cevap bulamayacağım bi döngü.
Aslında yapmam gerekenleri de biliyorum. Düşünmeye zaman bırakmamalıyım kendime. Önüme ilk çıkan fırsatta ne iş olursa çalışmaya başlamalıyım. Spora başlamalıyım. Kalan zamanlarımı kurslarla doldurmalıyım. Keman kursu mesela. Kemana devam etmeyi çok istiyorum. Daha fazla kitap okuyup daha fazla film izlemeliyim. Bloguma daha fazla zaman ayırmalıyım. Önceden yaptığım gibi yani. Yoğun tempo iyi geliyo bana, az uyku bol yorgunluk. İşte burda birazcık maddi sıkıntılar engel oluyo. Ailem de garsonluk, satış danışmanlığı gibi işlerde çalışmama şiddetle karşı çıkacağından yerimde sayıyorum.
Böyle elim kolum bağlı bekliyorum bana iş bulsunlar diye :) Şaka gibi. Hı bir de hala diplomam yok ya, şubat'a kadar nasıl oyalıcam bakalım onları.
Israrlara dayanamayıp yakında çekiliş düzenlicemi söylemiş miydim? Hayır söylememiştim, söylemiş oldum :)

15 Eylül 2013 Pazar

Tavsiye Kanalı ile D Shopping

Biraz gecikmiş bi yazı aslında bu. Bikaç gün önce henüz ben uyurken annem geldi ve "kargo geldi ama üstünde Mila Notlar yazıyo isim yazmıyo, paket bekliyo muydun?" dedi. Blogumdan da bi'haber olduğundan kadın bilememiş :) Al al banadır dedim ama gerçekten de paket beklemiyodum. Paketi açıp Tavsiye Kanalı yazdığını görünce böyle sürprizleri ancak onların yapabileceğini hatırladım :)) English Home paketinde de allah allah ne geldi acaba diye merakla açmıştım.
Paketten çıkanlarsa şöyle; Dshopping Sonbahar 2013 Katalogu bikaç tane, masanın üzerine bıraktım hemen annemin arkadaşları falan gelir isteyenler faydalansın diye :) Hatta indirim çeklerini de bıraktım. 3 adet 100tl alışverişte kullanılabilecek 10tl indirim çeki var. Belki birini annem için almayı düşündüğümüz doğrayıcıda kullanırız. Hatta isteyen olursa çekleri veredebilirim çok büyük bi indirim değil gerçi ama mail atmanız yeterli :) Bir de pembe ped cüzdanı çıktı kutudan. İtiraf ediyorum başta ne olduğunu anlamamıştım. 
Ama çok şirin ^^
Teşekkürler Tavsiye Kanalı ve teşekkürler Dshopping :)

7 Eylül 2013 Cumartesi

Ey Sevgili


Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında,
Gölgelendi yansıyıp duran bengisu pınarında,
Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda,
Verilmemiş hesapların korkusuyla,
Sana geldim, ayaklarına kapanmaya geldim,
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da,
Sevgili
En Sevgili
Ey Sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim.
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır,
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır,
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır,
Yoktan da vardan da ötede bir var vardır,
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır,
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır,
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır,
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır,
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır,
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır,
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır,
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır,
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır,
Senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır,
Sevgili
En Sevgili
Ey Sevgili

Sezai Karakoç

6 Eylül 2013 Cuma

Hediyelerim ve yorumlarım!

Geçen cumartesi "ben çekiliş kazanamıyorum yeaa" diye sızlanırken, ertesi gün çekiliş kazandığım haberini aldım. Henüz onun şokunu atlatamamışken (şanssız bir insan olduğumdan inanamadım sanırım) ikinci bir maille bi çekiliş daha kazandığımı öğrendim :) 2x mutlu oldum yani :) Şimdi de hediyelerimi anlatmak istiyorum. Hadi bakalım nelermiş.

İlk maili Nihan'la Makyaj'dan aldım. NudeTude çekilişine katılmıştım. Fotografta da gördüğünüz güzel palete sahip oldum. Zaten çok sevilen bir ürün. Ben de renklerinin güzelliğine bayıldım. Ekstra Down Under Natural's, Nivea ve iki parfüm tester ürün geldi. Down Under Natural's zaten denemek istediğim bir markaydı. Kokusunu pek beğenmediğimi söylemeliyim ama hafif bir koku, kısa sürede keskinliğini yitiriyor ve rahatsız etmemeye başlıyor. Şampuan, saç maskesi ve vücut losyonunu denedim. Şampuan da pek farklılık hissetmedim. Saç maskesi güzel aslında ama elektriklenme konusunda bir etkisi olacak mı merak ediyorum, henüz saçımı tam kurutmadım yorum yapamıyorum. Benim kırık problemim pek olmuyor ama elektriklenme sorunu var. Ona daha çok dikkat ediyorum. Paketin üzerinde de kırıklara karşı ne kadar etkili olduğu vurgulanıyor. Vücut losyonu sürerken inanılmaz yağlı ağır bir yapıda gelmişti. Denediğime bile pişman oldum kısa bir süre için. Ama dediğim gibi kısa bir süre sonra losyon hemen cilt tarafından emiliyor ve hafifliyor. Sonra da yumuşacık oluyor. Vücut losyonunu sevdim ama yine kötü yanı kokusu. Hiç hiç kullanılamayacak bir koku değil belki ama hoş ta değil. English Home'dan gelen vücut losyonunun kokusu bütün eve yayılıyor resmen ve harika kokuyor. 
Far paletimi kullanmak istiyorum bir an önce :) Renklerin güzelliğine hayran kaldım.
Nihan'a çok teşekkür ediyorum güzel hediyeleri için. :)

İkinci çekiliş haberini MiskinKek'ten aldım. Dermomarket.com sponsorluğunda düzenlediği makyaj seti çekilişiydi katıldığım. Dolu dolu bir kutu geldi ve açar açmaz fotografladım paylaşmak için :) Ayrıca inanılmaz hızlı bir şekilde elime ulaştı.


Öncelikle çok şık ve kullanışlı bir makyaj çantası geldi. Herşeyi içine koyup fotografladım. Bioderma Sensibio H2O stok durumumdan bahsetmiştim Gökkuşağı kozmetik miminde. 500ml'lik iki şişenin biri yarıya bile gelmedi daha. Bu paketten de 250ml'lik geldi. Vichy Termal Su henüz hiç bir markada denemediğim bir ürün. La Roche Posay Effaclar jel, yağlı ciltler için temizleme jeliymiş. Bunu da denemedim henüz. 


Şimdi gelelim en sevdiklerime yani Jane iredale ürünlerine. En sevindiğim şey o kadar renk tonu arasından cildime en uygun tonda fondöten gelmiş olması. Lipozom teknolojisine sahip, dünyanın en iyi minreal fondöteni olduğu iddia edilen bir ürün bu. Şişenin içini de görüyorsunuz zaten. Yapısı farklı, içinde tanecikler var :) En sevindiğim ilk ürün bu oldu kutuda. Çünkü hem cilt tonuma inanılmaz uydu hem de çok çok hafif bir yapısı var. Sanki nemlendirici krem sürmüşüm gibi bir his bırakıyor. Yüzümde fondöten olduğuna dair bir iz olmuyor resmen :) Ama bu tarz fondötenlerde genelde olduğu gibi kapatıcılık seviyesi çok çok yüksek değil. Eğer doğallıktan yanaysanız ve ciddi cilt probleminiz yoksa bence düşünmeden deneyebilirsiniz. Gözenekleri daraltıp ince çizgileri azalttığı yazıyor açıklamasında. İnce çizgileri bilemiyorum henüz yaşım itibariyle ama gözeneklerin belirginliğini azaltıp cilt tonunu düzenlediği kesin. 


İkinci favori ürünüm Just Kissed Lip Plumper Ruj oldu. Dudak büyültücü etkili bir rujmuş. Evet gerçekten de dolgunlaştırıcı bir etkisi var ama yine doğal bir şekilde. Sanırım Jane Iredale ürünlerinin genel özelliği bu doğallıkları. Tam bana göre yani. Bu rujların renk tonlarına büyük şehirlerin isimlerini vermişler. Bana madrid geldi. Baktığınızda tam olarak mor görünüyor ama sürdüğünüzde doğal dudak rengi oluyor, hafif bir pembe. Sürdükten sonra dudaklarımda karıncalanma hissettim ve biraz araştırınca bunun dolgunlaştırıcı etkisinden olduğunu farkettim. Rahatsız etmeyen yapıda güzel bir ruj sonuç olarak :)
Absence Spf15 Yağ Dengeleyici ise bi'haber olduğum bir üründü. Biraz araştırmadan sonra fondötenin altına uygulayabileceğimi öğrendim. Gözeneklerin görünürlüğünü azaltıyor ancak bu 2 numaralı koyu renk tonunda. Hıh tamam bunu kullanamam demiştim ama diğer ürünlerde de olduğu gibi sürünce çok koyu durmuyor. İnce bir tabaka halinde uygulayınca rahatsız edici olmadı.
Son olarak mavi tonlarında üçlü far paletinden bahsedeyim. Sea Form bu tonların ismi. Tam yazlık renklermiş aslında. Henüz denemedim bunu da ama dokusu güzel gibi.
İşte kazandığım ilk çekilişlerden bu güzelliklere sahip oldum. Buradan tekrar MiskinKek ve Dermomarket.com'a teşekkür ederim :)

2 Eylül 2013 Pazartesi

Sonbahara doğru..

" Sonbaharın 'hüzün' çağrıştırdığı ve sevilmediği bir ülkeden geldiğim için, Türkiye'de güzel sonbaharı neyin katlettiğini düşündüm. Sakın çamurlu caddeler, parksız, yeşilsiz, çirkin, beton bloklarla kuşatılmış, kent yaşamı, yoğun egzosa eklenen kalorifer dumanı ve incecik bir yağmurla bile trafiğin daha da karışması mı bozuyor sonbahar keyfini? Oysa sonbahar güzeldir! 
Sonbahar hüzünlü değildir! Sonbahar çalışma heyecanı yüklü, dinamik, doğanın insana sunduğu en güzel renkli armağandır. Sonbahar yeni aşkların başladığı, başlamışların katmerlendiği andır. Sonbahar biten aşkların ardından bir güz rüzgarına asılıp, yeni bir sevdaya düşene dek eskisinin en güzel anılarıyla keyif çatmaktır. 
Sonbahar, savrulan saçın, uçuşan atkının, sıcak bir tas çorbanın, tavşan kanı bir bardak çayın, ev turşusunun, pastırmanın, tahin helvasının, köşebaşında kızartılan kestanenin, hırçın denizin, terlemeden uzun uzun yürüyebilmenin, kalın kazakların, konser, sinema tiyatro salonlarının, kütüphanelerin, sonbahar yaşamanın keyfidir!... "

Vikitap aracılığı ile geçenlerde bir kitap takası yapıp Buket Uzuner'in "Bir Siyah Saçlı Kadının Gezi Notları" kitabını okuma fırsatı buldum. Çok fazla düşünmeden okumaya karar verdiğim bi kitaptı. Yazım-yayın tarihleri de biraz eski zaten ama çok sevdim bu kitabı. Hiç bitmesin istedim ama maalesef çok kalın bi kitap değil. İçinden sevdiğim bi parçayı paylaşmak istedim. Bir iki gündür hava biraz serinleyip akşamları hırka giyme ihtiyacı hissedince sonbaharın yakın olduğunu farkettim :) Sonbahar güzeldir. Bütün mevsimlerin kendine has bi güzelliği var evet ama sonbahar da ayrı bi güzel :)