Pages

31 Aralık 2013 Salı

Nice Mutlu Seneleree..

"Bazı anlarda cesaretim kırılıveriyor. Bir uçurtmaya, gözlerimi ayırmadan uzunca bir süre bakabilecek cesareti bulamıyorum kendimde. Uçurtmanın dengesi bozulacak, kuyruğu dolanacak ya da ipi kopacak gibi geliyor. Bir şeyler iyi gitmediğinde ve tüm bunlar üstüste geldiğinde, insan, bundan böyle yaşananların ve yaşanması muhtemel olayların kötülükten başka bir şey getirmeyeceği hissine kapılıyor. Bir adım sonrasında toprağın ayaklarının altından kayıp gideceğini düşünmek gibi bir his bu. Her adımı boşluğa atmak gibi.."
*Ve Sen Kuş Olur Gidersin / Tarık Tufan
2014 yılının bu hissi benden almasını diliyorum. 
2013 yılından herkes çok şikayetçiydi. Kime sorsan iyi ki bitti diyor. 2014 yılının hepimize güzellikler getirmesini, hayallerimizin gerçek olmasını, herşeyden önce huzur dolu bir yıl olmasını diliyorum hepimiz için.
Bir de söylemeden geçemiyorum, sosyal medyada "Merry Christmas" ile "Happy New Year" ı birbirine karıştıranlar var. Bi öğreninde yazın Allah aşkına. Bayramda büyükleri ziyareti, el öpmeyi bilmez Christmas kutluyor..
Haydi nice mutlu senelereee :)



http://miladannotlar.blogspot.com.tr/

26 Aralık 2013 Perşembe

lste Çekilisimin Kazananııı.. :)

Çok uzun sürdü kontrol etmem biliyorum ama gerçekten zor oluyormuş, katılımda gayet güzeldi^^ Toplam 562 geçerli hak vardı. Tekrar tekrar yorum yazanlar, beni niye çekilişe kabul etmiyorsunuz niye yorumumu yayınlamıyorsunuz diyenler, paylaşımları yapmamış veya silmiş olanlar vardı. Geçerli hakların yarısı kadar da geçersiz hak vardı ve onları eleyince 562 hak kaldı. Bunların arasından gerçekleştirdiğim çekilişimin kazananı daaa...


"Emel" oldu :)


Çok tebrik ediyorum kendisini, mail atıyorum hemencik^^



http://miladannotlar.blogspot.com.tr/

23 Aralık 2013 Pazartesi

Postcrossing-Yeniler

Son zamanlarda harika kartlar aldım yine Postcrossing sayesinde. Ama bir tane de sevgili Akmayan Göz Kalemi blogunun yazarından geldi :) Takip edenler bilir, çok gezen bir kişilik kendisi. Dün konuştuğumuzda Lima'da olduğunu söyledi. Takip edebildiğim kadarıyla öncesinde Bolivya, Arjantin, Brezilya'daydı :) Bana bu kartı Arjantin'den Buenos Aires'ten göndermiş. Arkasına da İspanyolcasını konuşturarak bir şeyler karalamış:) Koleksiyonumuza farklı bir kart eklenmiş oldu. Farklı boyutlarda kartlar aldım ama yuvarlak hiç kart görmemiştim bile, çok hoş^^Çok mutlu etti beni..

Bu inekli çayırlı kart ise Çin'den :D Çin'den kart almak istediğimi söylemiştim ama kastettiğim beklediğim Milka inekleri değildi :D Kartı gönderen kişi Greta.

 Bu kart Rusya'dan geliyor ve en sevdiklerimden. Irina göndermiş ve gönderdiğinde orada sonbahar olduğunu ama havanın her gün biraz daha soğuduğunu söylemiş. Pulları da çok hoş, şimdi yazarken keşke onları da çekseydim dedim.. Sanki doğa ana kar örtüsünü seriyormuş gibi ne kadar güzel bir kart ya, gerçekten en sevdiklerimden biri bu :))

Tahmin edeceğiniz gibi bu kart Amerika'dan. Bristol, Connecticut'tan Jim göndermiş. Kartı gönderdiği gün orada yerel seçimler varmış, oy kullananlara verdikleri bir sticker'ı da kartın arkasına yapıştırmış. "I voted" yazıyor üzerinde. Bunun da pulları harika. Sanırım pullar için de ayrı bir yazı yazmalıyım. Neredeyse pulları kartlardan çok seviyorum :) 5 adet pul var bu kartın arkasında, her biri ayrı güzel :)














http://miladannotlar.blogspot.com.tr/

21 Aralık 2013 Cumartesi

Çekilisim bitti!

Evet çekilişim sona erdi ve kontrollere başladım, biraz uzun sürecek gibi ama elimden geldiğince hızlı kontrol ediyorum, ben de kazananı öğrenmek için sabırsızlanıyorum :) 



Bunun dışında dedem rahatsızlandı ve bir haftadır hastanedeyim, yanında kaldım ve gerçekten hastaneye düşürmesin Allah kimseyi. Hastalar için de zor, refakatçiler için de zor :) Nihayet taburcu oldu dedeciğim dün sabah ama kontrole gidilecek bir hafta sonra ve ameliyat olup olmayacağına karar verilecek. Safra kesesi iltihabıydı sorunu, tedaviyle kurutultu iltihap ancak taşlar sebebiyle yineleyebilirmiş falan.. Umarım ameliyat gerekmez.

Ayrıca bugün benim doğum günüm :) Yılın en uzun gecesi yani 21 aralık günü. Sevgilimle güzel bir gün geçirdik. Gerçi bize her gün güzel, o yanımda olsun yeter. Dikişe merakım olduğundan bana dikiş makinesi almış :) Hani şu küçük portatif olanlar var ya, onlardan ama oldukça özellikli güzel bişey, çok beğendim. Hemen kumaşçılara koşasım var :) Ne dikeceğimi bilmiyorum ama kumaş alasım var :)


http://miladannotlar.blogspot.com.tr/
 

12 Aralık 2013 Perşembe

En Güzel Çekilis

Son zamanlarda merak saldığım şu çarpı işi konusu var ya, onunla ilgili araştırma yaparken harika bir blogla karşılaştım. "Lavanta Bahçesi" Hatta bir de çekilişi olduğunu görünce inanamadım :) Şansım az bile olsa katılmak istedim. Çünkü çok fazla katılan var :) Hediye ise şu gördüğünüz çarpı işi desen kitabı. Senede bir çıkarmış ve bu sene konusu "Fransa'da bir tur" imiş. Çekilişe son katılım 15 Aralık.

Olur da bana çıkarsa hem yeni yıl hediyesi olacak hem doğum günü:) Ay hadi inşallah bana çıksın ya.. olmadı arayıp bulup alırım napayım :))
Ayrıca bu güzel sayfanın sahibi harika paylaşımlarda bulunuyor, fotograflarla dekorasyon önerilerini ve daha pek çok şeyi takip edebilirsiniz. Ben zevkine bayıldığımı söylemeliyim :)




http://miladannotlar.blogspot.com.tr/

4 Aralık 2013 Çarşamba

Truffle Tarifi: En sevdiğim



En son Romeom'a doğum gününde yapınca son kalan bir kaç taneyi fotoğrafladım, tarifi paylaşmak için. Ama asıl süslü kutuyu çekmeyi unutmuşum. Truffle şimdiye kadar sevmeyeni beğenmeyeni duymadığım bir tatlı. Bir kere çikolata ağırlıklı bir lezzetin sevilmemesi mümkün değil :) Romeom da bayılıyor, mümkün olduğunca yapmaya çalışıyorum ben de. Çok farklı tarifler mevcut tabi bunda da ama ben kendimce sevdiğim, severek yapıp severek yediğim tarifi paylaşıyorum. Sanırım en kolay truffle tarifi bu :) Çok kolaycı bir insan olduğumdan, tariflerin kolaylarını seçiyorum sanırım :) Ama hem lezzetli hem kolay olanlarını, püf nokta bu :)
Tarife geçecek olursak malzemeler şöyle;
*6 dilim kakaolu kek
*200ml sıvı krema
*250gr çikolata
+süsleme de kullanmak üzere yaklaşık bir paket daha çikolata eklenebilir.
Gelelim yapım aşamasına;
*Öncelikle kremayı benmari denilen şekilde kaynatıyoruz. Yani bir kapta su kaynarken kremayı başka bir kapta kaynayan suyun üzerinde kaynatıyoruz. Cümle çok mu karışık oldu? Yok yok olmadı, zaten o kadar çok yemek programı falan var ki 5 yaşındaki çocuğa sorsan anlatır benmariyi jülyen kesmeyi :) 
*Krema ısınırken çikolataları hemen bir kaç parçaya ayırıyoruz. Krema kaynama noktasına gelince çikolataları atıyoruz içine. Bu aşamada ocak en düşük ayarda olursa iyi olur. Karıştırarak krema ve çikolataya birleştiriyoruz. 
*Dilim kekleri robot yardımıyla yada el ile ufalıyoruz. Her ikisi de kolay oluyor, tercih size kalmış.
Son olarak kekleri de, çikolata krema karışımına ekliyoruz. Güzelce karıştırıp dolaba koyuyoruz en az 1-2 saat beklemek üzere.
*Çikolatalar bitter olmak zorunda değil, hatta bence sütlü fındıklı falan değişik çikolatalar kullanılabilir. 3 paket alıyorum mesela ben, bir sütlü, bir bitter, bir fındıklı şeklinde.. Yada şu da olabilir; sütlü veya bitter alırsınız çikolataları ama karışıma dolaba koymadan önce fındık fıstık bir şeyler ekleyebilirsiniz.

*Karışımı dolaptan aldıktan sonra elimizde küçük toplar haline getiriyoruz. Yağlı kağıda dizip süsleme aşamasına geçiyoruz. Ben çikolata eritiyorum üzeri için ve çok basit bir şekilde azıcık renk olsun diye toz antep fıstığı kullandım. Farklı süslemeler de yapılabilir. Genelde gördüğümüz şekli üzeri tamamen hindiztan cevizi yada tamamen fındık kaplı olanlar. Kahve kaplı olanlar da var mesela.. Tercih sizin.
Afiyet olsun! :)


http://miladannotlar.blogspot.com.tr/

29 Kasım 2013 Cuma

Uludağ ve Romeom'un hediyesi :)

Dün sevdiceyimin doğum günüydü. Bir planımız yoktu akşama kadar ama erken buluşmuştuk, nereye gitsek diye düşünürken ani bir kararla Uludağ'a gidelim dedik. Pek kar falan yok daha sezon da açılmadı gerçi ama olsun gezeriz dedik.


İyi ki de demişiz. Doğa gerçekten inanılmaz. Önce yağmur vardı, sarı sonbahar yapraklarıyla kaplı ormanı seyrettim arabanın camından. İnanılmaz güzel bir manzaraydı. Sonra bir bulutun içine girdik :) Yani sis. Her yer bembeyaz duman gibi :) Ben yine hayran hayran etrafı seyrederken kar başladı :D Hiç beklemiyoduk o kadar aşağılara daha kar yağmamıştı çünkü. Onun zamanı değil sanıyorduk. Yukarı çıktıkça kar arttı. Ben çocuk gibi seviniyorum ama :) Utanmasam inip bi avuç karda yuvarlanıcam :D Oteller bölgesini geçip Bakacak'a gittik ama boşuna. Orasıda inanılmaz bir sis altındaydı. Uludağ'a yılın ilk kayda değer yağışıymış meğersem. Bugün gazetede uyarı vardı Uludağ'a kar yağdı soğuklara dikkat diye ki zaten şehirdeki keskin soğuk Uludağ'daki karın belirtisi.


Dönüşte biraz zorlandık doğrusu zincir veya kış lastiği yoktu. Gerçi zincirlik bi durumda yoktu ama kış lastiği kesinlikle gerekli. Romeom tecrübeli şoför olduğundan pek sıkıntı yaşamadık ama bugün bi haber duyduk dün o havada bi kaza olmuş dönüş yolunda. 


Bir de Romeom'un hediyesi var :) Ruhu yaşlı bi çift olduğumuzdan eski şeyleri severiz biz. Bu da Romeom'un almak istediği bir makinaydı. Lubitel 2. Yeşil'de bir antikacıdan aldım bunu. Çalışır durumda, sadece zamanlayıcısı sıkıntılı anladığımız kadarıyla. Ama çalışır durumda olması yeterli değil. Çünkü filmini bulmak zor. Bugün bir kaç fotografçıya sorduk, biri hariç hepsi bulmanız mümkün değil dedi. 120mm'lik deyince zaten gülüyo adamlar :) 


Bursa'nın eskilerinden birinde bulduk, ama "Film 2005'ten kalma kalitesi ne durumdadır bilmiyorum." dedi. 4 liraya verdi filmi ve nasıl takıcamızı, hangi havada hangi ayarları yapmamız gerektiğini falan da anlattı. Çok aydınlık ortamda çekim yapmak gerekiyormuş, ev ortamında falan flash olmadan çekim yapılmazmış. Ayarları da yazıp bi kağıda verdi ve çok mutlu etti bizi. Adam eski toprak makinayı da biliyo ayarlarını filmini her şeyini biliyo :) Toplam 12 poz varmış filmde ve banyosunu da orada yapıcaklar. Baskısını da orda yaptırıcaz. Fotoları çekip yıkatmak kaldı yani. Çok merak ediyorum olacak mı ya da nasıl olacak :)
Romeom'un ikinci hediyesi çok sevdiği ve ellerimle yaptığım Truffle'lerdi. Tarifini de paylaşıcam yakın zamanda:)

Bir kanaviçe daha..


"Kanaviçe severler size sesleniyoruuum..!" diycem ama olmıycak :) Pek seveni yok bu işin, yani var ama yeni nesil değil bi önceki nesil :) O yüzden sadece son işlediğimi göstericem, yapmak isteyenler için de şablonu ekliyorum. 
Beyaz çerçeveleri de İkea'dan aldım, daha kaç tane alıcam bunlardan bilmiyorum, bir sürü oldu valla..



23 Kasım 2013 Cumartesi

Çekilişler (güncelleniyor:))

Biz blogcular hediyeleşmeyi pek mi sevdik ne :) Gerçi hediyeleşme etkinliklerinde sorunlar yaşanmıyor da değil.. Neyse çekilişim devam ederken ben de bikaç çekilişe katılayım dedim. Siz de katılmak isterseniz kaçırmayın :)
*Severek okuduğum hgk günlükleri'nin çekilişi. Son Katılım: 29 Kasım
*Girla Fikir'in çekilişi bol bol hediyeli. Son katılım: 21 Aralık
*Ojeler'in (Ye sür sev) çekilişi. Hediyelerinin her biri ayrı güzel :) Son Katılım: 29 Kasım
*huselha blogunda fotograftaki battaniyeyi hediye ediyor, hemen sıcak çayımı alıp bu battaniyeye sarınmak istedim:) Son katılım: 8 Aralık
*Miss Poine yeni yıl çekilişi varr! Hediyeleri ise alttaki fotoda :)
*Bir yeni yıl çekilişi de Buse in Wonderland blgoundan geliyoor!
*Belgin'ce'nin yılbaşı çekilişi tamda doğum günümde sona eriyor :)21 Aralık son katılım..
*Gece Işıltısı'nın çekilişi de varmış. Hediyeleri de fotograftakiler..


21 Kasım 2013 Perşembe

Kaymaçina: Makedon Tatlısı

Bir kaç yıl önce bir televizyon programında görmüştüm Kaymaçina'yı ve o zaman mutfak konusunda son derece beceriksiz ve de tecrübesiz olduğumdan "aa çok kolaymış ben yaparım bunu" deyip sevinmiştim ve de yapmıştım. Çünkü gerçekten çok kolay. Malzemeler başta bir göz korkutsa da, ilk denemeden sonra korkacak bir şey olmadığını anlıyorsunuz. 

Malzemeler
1 Lt. süt
7 yumurta
2 su bardağı kadar toz şeker
isteğe göre aroma da eklenebilir

Yapılışı
Yapılışı da son derece basit. Yumurtaları şeker ile birlikte biraz köpük köpük olana kadar çırpıyoruz. Üzerine sütün tamamını ekleyip yine bir karıştırıyoruz ve önceden ısıtılmış 200 derece fırında yaklaşık 35-40dk yani üzeri biraz kahverengileşene kadar pişiriyoruz.
Aman sakın fırından çıkarınca ön yargılı olmayın, yoğun yumurta kokusuna aldırmayın :) En az 10 saat dolapta beklemesi gerekiyor. Fırından çıkarınca biraz soğutup dolaba alın. 
Dolaptan çıkardığınızda yumurta kokusundan eser kalmadığı gibi tadı da güzelleşecek. Çok hafif bir lezzeti var ve dondurmayla harika oluyor. Hiç olmadı tarçın ile.. 
Ben geniş cam bir kapta yapmıştım ama bence daha kalın dilimler için daha küçük bir kap kullanın. Dilimler benimki kadar ince olmasın :)
Hadi afiyet olsun :)

18 Kasım 2013 Pazartesi

Postcrossing! - Birikenler.

Bilgisayarımın bozuk olduğu dolayısıyla yazamadığım dönemde gelmiş kartlarımı paylaşmak istiyorum. Önceki yazımda postcrossing.com'dan bahsetmiştim, bu vesileyle postcrossing yapmaya başlayanlar olmuş. Sevindim :) Çünkü ben çok mutlu oluyorum her yeni gelen kartta. 

Alttaki kart üzerinde de yazdığı gibi Oklahoma'dan, yani Amerika'dan. Vicki, Oklahoma'nın kovboyları, kızılderilileri, petrolü ve kötü havasıyla bilindiğini söylemiş. Kötü havası kartpostaldan da anlaşılyor aslında :)
Adımı ve adresimi o kadar kötü yazmış ki, postacıyı tebrik etmek lazım :)

Bu ise Moskova'dan yani Rusya'dan. Gece ışıklı manzaraları çok seviyorum bu kartta olduğu gibi, o yüzden çok sevdim bunu. Ayrıca kartı gönderen 9 yaşında ki Matthew :) Yüzmeyi, seyahat etmeyi ve arkeolojiyi sevdiğini söylemiş bir de dinozor resmi çizip "be happy" demiş :) 
Çok tatlı^^


Bu kartın arkasında birşey yazmıyordu. Kartın orjinalinde olan bilgiler var ressam ile ilgili falan. Eh idare eder dediğim bir kart :) Gönderen hakkında da pek bilgiye sahip olamadım. Kartıda azıcık beğendim, çok değil.


Sırada ki kart en sevdiklerimden, eskiye dair şeyleri sevdiğimden sanırım. Ann, Belarus'tan göndermiş. Renkli kalemlerle dolu dolu arkası :) Hangi şehir olduğunu anlayamadım bir türlü, şehri söylemeden özelliklerini anlatmaya başlamış. Misafirperver insanları, 12-17.yy'lara ait mimarisi, tarihi ve vahşi yaşamı ile bilinirmiş, öyle demiş. Kendi adresini de yazmış belki ben de ona kart gönderirim :)
Hı ayrıca bu kart neden pvc kaplı derseniz, olay şu. Kartlar için albüm aradık Romeom'la ama klasik fotograf albümü gibi istemiyoruz, arkası pulları falanda görünsün istiyoruz. Sonra aklımıza bu geldi, daha doğrusu Romeom'un aklına geldi. Hep onun aklına gelir böyle ilginç şeyler :) Pvc kaplatıp delgeç ile kenarlarından delip klasöre koyalım diyoruz, hem yıpranmamışta olurlar. Nasıl fikir? :))


Sonuncusu da Polonya'dan, görüldüğü üzere Poznan şehrinden. Piotu sanırım gönderenin ismi. Büyük bir şehir olan Poznan'da yaşadığını söyleyip parantez içinde 600.000 diyerek nüfusu belirtmiş sanırım. İstemsiz bir güldüm sanırım burda :) Bursa bile 3,5 milyon iken nüfusu belirterek büyük demiş :) Futbol ve tarih ile ilgileniyormuş Piotu, özellikle Kuzey Amerikan tarihi hobisiymiş. Oda ilginç gerçekten. Bir de karısının tarih öğretmeni olduğunu söylemiş.


Bunların dışında bazı kartların kendisinden çok pullarını sevdim. Pulların bazıları Romeom'un kartlarından. Özellikle Hollanda'dan gelen kartlara hayranım. Çok özenli hazırlıyorlar kartları. Pulları en az kartlar kadar güzel oluyor ve arkalarını özenle yazıyorlar. Diğerleri gibi adres bile okunmaz halde olmuyor :)
Özellikle sağ alttaki pullar favorim :)




16 Kasım 2013 Cumartesi

Down Under Natural's Sıvı Saç Kremi

Bayıla bayıla kullandığım, her önüme gelene tavsiye ettiğim bi saç kremim vardı. Hatta yazısını bile yazmıştım. CW Saç kremi. Watsons'larda satılıyordu ancak yakın zamanda kaldırıldı. Onunda argan yağlı olanını kullanıyordum ve mis gibi kokuyordu :) Çok fazla bakıma ihtiyaç duyan bi saçım yok, dolayısıyla dengesiyle de fazla oynamak gereksiz kimyasalları saçıma sürmek istemiyorum. Bu krem elektriklenmeyi azaltıyor ve yumuşacık yapıyordu saçımı. 

O kaldırılınca yeni arayışlara giriştim tabi. Down Under Natural's deneme ürünlerini de göndermişti sevgili Nihan çekilişini kazandığımda. Şampuanı ve saç maskesini birlikte kullandım ve beğendim gibi, bir denemede çok emin olamasam da. Sonra ben onları almayı düşünürken Qapel'de Sıvı saç kremini gördüm, hadi dedim bunu deneyeyim aynı seri nasıl olsa argan yağlı falan. Amma ve lakin yazının sonu şudur pek memnun kalmadım. Saçımda bir farklılık hissetmiyorum. Yumuşaklığı aynı, elektriklenme hala var. Zaten kokusundan da hazetmemiştim. Sadece ilk sıkıldığında kokuyor gerçi, sonra saçımda kokusunu hissetmiyorum. Acaba kremi az mı kullanıyorum diyerek bol bol da kullandım ama hayır hiç bi etkisi yok saçıma :/

Yine yeni arayışlara girmem gerekiyor sanırım yada maskesini de deneyebilirim, belki Down Under Natural's ile ilgili düşüncelerimi değiştirebilir. Tavsiye alabilirim bu konuda. Hı bi de Charles Worthingston saç kremini görürseniz bi yerlerde haber edin :) 


15 Kasım 2013 Cuma

Çekiliş başlasın! - KAPANDI!

Hep çekiliş kazan ama hiç çekiliş yapma, olmuyor bu iş böyle :) Bir de ne zamandır dilimde ama tembelliğimden olsa gerek başlatamadım gitti. Sonunda ufacık nacizane hediyeler vermek istiyorum ben de.
Belki ekstralar da olur ama olursa da surpriz olsun :)
Hediyelerimi de fotograflarda görüyorsunuz. 


Şartlar ne derseniz, klasikleşmiş şartlar;
İzleyicim olmanız zorunlu şartım.
Blogunuzda fotograflı duyuru +2 hak
Facebook ve Twitter paylaşımları da +1'er hak.
Paylaşım linklerinizi, izleyici isimleriniz ve mail adresinizi yorum olarak bırakmayı unutmayın.


Çok kısa çok net bir çekiliş yazısı oldu sanki bu :)
Yurtdışı katılımlarını alamıyorum ve kargo tabi ki bana ait.
Son Katılım da 20 Aralık olsun yani biraz yılbaşı hediyesi gibi olmuş olsun.
Haydi çekilişime bekliyorum :)

14 Kasım 2013 Perşembe

Hediyelesme ve Cekilis

Gecenlerde sevgili Yasemin'in bir etkinligine katilmistim, kitap, oje, kitap ayraci, icecek ve +1 hediyeden olusan kutular hazirladik birbirimize gondermek uzere. Benim kutum da dun ulasti elime. Etkinlik sayesinde tanidigim guzel bir blogun sahibiyle eslesmistik. being bride and makeup. Blogunu incelemenizi oneririm, gercekten kaliteli icerigi olan bir blog. Kozmetik makyaj ile olan samimiyetim malum oldugundan bana da bu konuda aydinlatici birkac urun gondermis, hatta dolu dolu bir kutu gondermis. Guzel hediyeleri icin buradan bir kez daha cok tesekkur ediyorum.  Etkinlik icin yasemine de ayrica tesekkur ederim. Tabletten link baglama isini beceremedigimden ayrica yaziyorum linkleri :)



Bunun disinda bir de cekilis kazandigim haberini aldim. İsim yoktu blogunda ki cekilisin iki kazananindan biri olmusum. Ekstra hediyeler de cikti kutumdan. Ozellikle de inci tozu bakim maskesi hemen denemek istediklerimden. Mumlarin harika kokusuna da deginmeden gecemicem :) Kremler ozellikle denemedigim yeni urunler denedikce yorumlarimi da belirtirim. Bu guzel hediyeler icin tekrar cok tesekkur ederim.




31 Ekim 2013 Perşembe

Bilgisayarim bozuk ama gozlerim bozuk degilmis :))


Uzuun zamandir yazamiyorum yazamiyorum sinir oluyorum ya, bilgisayarim bozuldu cunku. Tabletten yazmakta oldukca zor geliyo dogrusu. Bikac tarif var paylasmak istedigim, aslinda fotolari bile hazir ama gel gor ki cok zor tabletten istedigim duzenlemeleri yapmak. Neyseee azmedip yazmaya devam ediyorum :)
Bugun goz kontrolu icin doktora gittim, bi 5-6 yil once uzun sure gozluk kullanip 'yeter kullanmicam artik' deyip birakmistim. Neyse gittim hasteneye, oncelikle goz olcumu yapilacakmis. Ben de makyaj yapip gittim hic bir sorun cikmayacagini dusunerek. Ama dusundugum gibi olmadi, teyze dediki makyajini cikarman lazim. Yanimda hicbisey yok makyajimi cikarabilecegim, ıslak mendil hep yanimda olur ama sansima oda yoktu. Teyzede konusuyo bilmis bilmis,pecete uzatiyo suyla islat cikar oyle diyo :) Allam yareppim ya, yapcak bisey de yok doktor siramda geliyo, azicik kiyisindan kiyisindan cikarsam yeter belki diyorum. Ama islatilmis peceteyle makyaj mi cikar ya :D İyice boyle bulastirdim gozume, baktim olcak gibi degil disarda bekleyen Romeom'a dedim kos bana islak mendil bul, cok fenayim. Sasirdi yavriim yazik noluyo diyo, gozlerim olmus panda gibi :D Neyse ki arabada varmis hemencicik getirdi Romeom da islak mendille cikardim makyajimi. Hic beklemeden doktorun yanina gectim sonra, adam diyoki niye geldin. E dedim gozlerim bozuk, kitap okurken zorlaniyorum ve uzun sure kullandigim gozlugu keyfi biraktim falan. Bir iki harf okuttu gozlukluk bi durumun yok dedi. İyi dedim ama icime kurt dustu, gozluk camlarini kontrol ettirdik optikte. 2 numaraymis o zaman kullandigim gozluklerim. Bu durumda ya gozlerim kendiliginden duzeldi, iyilesti, ya onceden bana hep yanlis gozluk verildi, ya da bu doktor problemli.. Ben de bu sefer tavsiye uzerine baska bi doktora gidicem ki icim rahatlasin.
 Simdilik yazicaklarim bu kadar, muhtemelen uzun sure de yazamicam. Nitelikli biseyler yazamicam en azindan :/ Rahat rahat blog okuyamamkta cok sinir bozucu ayrica..
...

15 Ekim 2013 Salı

Mim Varmış :)


Sevgili rengarenkyakamoz beni mimlemiş, çok teşekkür ediyorum. Her zaman ki gibi biraz geç yazıyorum :) Bakalım neymiş sorular..

* Blogunuzun adı?
Kusura bakmayın ama çok yersiz bir soru olmuş bu. Neysee "Mila'dan Notlar" gördüğünüz üzere :)
*Hangi ilde yaşıyorsunuz?
Bursa
*Blogger buluşmalarına katıldınız mı?
Hayır katılmadım. Aslında hep derip blogger buluşması olsun Bursalı bloggerlarla tanışalım diye ama geçenlerde vardı kararsız kaldım katılma konusunda. Ben İzmir'deyken katılımı bildirmek gerekiyordu bide, ben de biraz umursamaz davranınca öyle kaynadı geçti katılamadan :)
*Bulunduğunuz ilde Blogger buluşması olsa katılmak ister miydiniz?
Sonrakilere katılmayı istiyorum evet.
*Sizce bir Blogger buluşma etkinliği nasıl olmalı?
Bilemiyorum valla katılmadığım için daha önce :) Fikir yürütmek gerekirse de sanırım katılımcılar çok önemli, yani Blogger'ların iyi niyeti, samimiyeti etkinliği güzelleştirir ve tabi sponsorlar olursa da renk katılmış olur :)

Vee sadece Akmayan Göz Kalemi'ni mimliyorum:)
 Hem mim sever kendisi hem de ilgileneceği bir konu :)


10 Ekim 2013 Perşembe

Taiwan Düğün Fotografı Çekimi-Güzel fikir!

Discovery'de bir program izledim geçenlerde. Bayıldım resmen. Keşke dedim Türkiye'de de olsa böyle bir uygulama ya da varsa ben neden hiç duymadım :) Hemen anlatayım olayı. 

Konu; bizde düğün günü, kına gecesinin yorgunluğu, düğün telaşı ve gerginliği altında, düğünün hemen öncesinde yapılan fotograf çekimleri. Hele de benim gibi fotojenik bi insan değilseniz, hele de yine benim gibi aşırı gergin stresli bir insansanız, kesin eziyet olur o gün ve muhtemelen fotografları görmek istemem bile ben :)

İzlediğim programda ise şöyleydi. Taiwan'da düğün fotografları çeken bir şirket tanıtılıyor. Ünlü markaların katalog çekimleri yapılacakmış gibi hazırlanmış farklı konseptlerde pek çok studio var binada. İnanılmaz güzeller. Sadece kapalı alan çekimleri değil tabi ki, en güzel doğal güzelliklere sahip bölgelerde, tarihi mekanlarda, masmavi harika bir sahilde örneğin ya da okyanus manzaralı bir kayalıkta yapılan çekimlerde var..

Benim bayıldığım bir noktada kocaman bir oda dolusu gelinliğin olması ve sizin istediğiniz kadar gelinlik ile fotograf çektirebiliyor olmanız. Her birine uygun saç makyaj da yine aynı yerde yapılıyor. Fotograf çekilecek konsepte göre hazırlanıyorsunuz. Mesela izlediğimde sahil fotografları için önü kısa arkası uzun çok hoş bir gelinlik giymişti gelin adayı. Kayalıklarda da uçuşan tül etekli bir gelinlik.. 

Taiwan'lılar kadar yabancılar da ilgi gösteriyormuş bu olaya ve sırf fotograf çekimi için Taiwan'a gidiyorlarmış. Genelde düğünden 5-6 ay önce yapıyorlarmış çekimleri, henüz telaşa kapılmamışken kafaları rahatken :)

*Öncelikle pek çok gelinlik ile fotograf çektiriyorsunuz ki bence güzel fikir, hem düğün öncesinde fotograflarda ne tip modellerin üzerinizde nasıl durduğunu daha bir net görmüş olursunuz. Bir daha gelinlik giymemek üzere evlendiğimizi düşünürsek, gelinlik giymek için zaten bir şansımız var :)

*Düğünden çok çok erken yapılıyo olması fotografların kalitesini arttıracaktır bence. Kendi açımdan düşünüyorum bunu. Çok gergin ve fotojenik olmayan bir insan olduğumdan, telaşa kapılmadan önce daha rahat fotograf çektiririm diye düşünüyorum. 

*Türkiye'de son zamanlarda genç fotografçılar daha yaratıcı işler çıkarmaya başladılar gerçi ama yine de bu daha cazip bir sistem. Model, oyuncu, sanatçı vb. ünlü biri değilseniz muhtemelen çektirmeyeceğiniz fotograflarınız oluyor :)

*Bir artı yanı da bence ücreti. Fotograf çekimi, saç, makyaj vb. tüm hazırlık aşamaları ile birlikte 1.500 dolar. Bence uygun bir fiyat böyle bir çekim için. Umarım Romeomu kandırıp böyle bir çekim yaptırabilirim bende. Gerçi o benden daha heveslidir farklı şeylere :) Türkiye'de bunun örneği var mı bilemiyorum dediğim gibi ama yoksa da kesinlikle olmalı :)

Ne yazık ki ne bir fotograf ne bir isim bulabildim programı da yarım yamalak izlediğimden. Bilenleriniz varsa paylaşsın lütfen :)

*Bu konudan yakında evleneceğim izlenimi yaratmayayım görünürde yok öyle bir ihtimal :)


Burada poza değil gelinliğe dikkatinizi çekerim. Kış gelini olacak olanlar varsa bence güzel model yani :)

4 Ekim 2013 Cuma

Postcrossing!

Geç bile kaldığım bir olay Postcrossing. Bir çoğunuz biliyordur, rastgele farklı ülkelere kartpostal gönderilip, yine rastgele farklı ülkelerden kartpostal alınan bir sistem. Ben göndereli uzun zaman olmuştu, acaba bana kart gelmeyecek mi derken bugün iki tane kartpostal aldım :) 
Bu New Orleans'tan gelen kartım. Colette göndermiş :) Orada sıcaklık 31 dereceymiş yazdığında yani 24 eylülde. Katrina Kasırgası'nda evleri çok zarar görmüş ama kasırgadan sonra geri dönüp evlerini onarmışlar ve orada yaşamaya devam ediyorlarmış. Sonbahar bahçeleri varmış ve orada yetiştirdikleri bitkileri.. Sonbahar bahçesiyle kastetmek istediği nedir farklı bir şey mi bilemiyorum :) Ve ayrıca New Orleans müziği ve yemekleri ile tanınırmış.

Bu kartım İrlanda, Waterford'tan. Rehmound sanırım yazan kişinin ismi. Yazısını okumakta çok güçlük çektim o yüzden isminden de emin değilim :) Bir kez Türkiye'ye Kuşadası'na geldiğini, Türkiye'nin çok güzel ama çok sıcak olduğunu yazmış. Waterford'un genel İrlanda havasında olduğu gibi kapalı yağmurlu olduğunu söylemiş. Ve Waterford, İrlanda'nın beşinci şehriymiş sırasıyla Dublin, Cork, Galway ve Limerick'ten sonra.

Daha çok kartpostalım olsun istiyorum. Özellikle de Çin ve Japonya'dan istiyorum. Harika kartpostallar gördüm gönderilmiş :) Siz de Postcrossing yapmak isterseniz siteye bir göz atın :)

27 Eylül 2013 Cuma

Depresyonumsu

Uzuun zamandır yazmıyorum ya, bu arada naptın derseniz, çok kayda değer bir şey yok sanırım hala. Ama ben kısacık anlatayım. Okul bitti psikolojisindeyim galiba ama iş deseniz o da yok. Okulum da bitmedi ki zaten. Önceden iş isterdim şimdi istemiyorum. Oda ailevi sebeplerden. Gelecek, kariyer planı programı deseniz o da yok. İstediğim hiçbir şey yok. Şuan ne istiyorsun deseniz. Resmen hiçbir şey istemiyorum. Hiç bir beklentim de yok hayattan. Depresyonda mıyım neyim dicem ama bu durum zaten giderek artan bi halde. Yani bu hislere sahibim son altı aydır falan ama sürekli artan bi grafikte seyrediyo :) Kpss, yüksek lisans, meşhur yurtdışı planlarım veya başka bişey.. Hiç biri için uğraşacak gücüm yok. istediğim her hangi basit bir şeyin bile gerçek olacağına dair inancım yok. 
Ben de bol bol uyuyorum, saçma sapan şeylerle zaman öldürüyorum. Uzuuun zamandır tatil yapmadığımı farkedip en azından bi İzmir'e kaçayım dedim. Burda kaçtığım şeylerin eksikliğini orda hiç hissettirmedi sevgili ailem :) Günde on defa aranır mı bi insan ya. 
Şimdi yine Bursa'dayım. Çekilişlerden gelen hediyelerim ile makyaj malzemelerimin sayısı ikiye katlanmış oldu resmen :) Ben de youtube makyaj videolarını izleyip yapmaya çalışıyorum. Bana ne yakışırmış ne yakışmazmış anlamaya çalışıyorum. Sonra yemek falan yapıyorum. Yapmışken burda da yayınlasam olur aslında ama o bile zor geliyo sanırım :)
Bazı hatalarım var farkında olduğum ama kısır döngü haline gelmiş.. Sürekli geçmişin mukayesesini yapıyorum. Hatalarımı gözden geçiriyorum. Nerede hata yaptım? Bu okulda harcadığım beş sene tamamen eziyetti bana evet ama yapılabilecek bir şey yok sonuçta deyip üstünü örtemiyorum. Daha üniversite tercihlerinde aileme karşı gelmeliydim. Çabalamıştım gerçi. Üstelik o zaman da hayırlısı olmazdı belki.. Bölümü neden hiç sevemedim. Hiç çabalamadım mı? Fazla mı duygusal düşünüyorum. Aileme mi haksızlık ediyorum. İşte bu kadar mantıksız bi döngü bu. Kendi kendimi yorduğum, hiç bir şeye cevap bulamayacağım bi döngü.
Aslında yapmam gerekenleri de biliyorum. Düşünmeye zaman bırakmamalıyım kendime. Önüme ilk çıkan fırsatta ne iş olursa çalışmaya başlamalıyım. Spora başlamalıyım. Kalan zamanlarımı kurslarla doldurmalıyım. Keman kursu mesela. Kemana devam etmeyi çok istiyorum. Daha fazla kitap okuyup daha fazla film izlemeliyim. Bloguma daha fazla zaman ayırmalıyım. Önceden yaptığım gibi yani. Yoğun tempo iyi geliyo bana, az uyku bol yorgunluk. İşte burda birazcık maddi sıkıntılar engel oluyo. Ailem de garsonluk, satış danışmanlığı gibi işlerde çalışmama şiddetle karşı çıkacağından yerimde sayıyorum.
Böyle elim kolum bağlı bekliyorum bana iş bulsunlar diye :) Şaka gibi. Hı bir de hala diplomam yok ya, şubat'a kadar nasıl oyalıcam bakalım onları.
Israrlara dayanamayıp yakında çekiliş düzenlicemi söylemiş miydim? Hayır söylememiştim, söylemiş oldum :)