Pages

22 Nisan 2014 Salı

Kiraz gibi tatli:)

kolay pratik tarif sunum

Gorunumu kiraz gibi olan kolay mi kolay bir tatli bu. Lezzetinden once goruntusu insani etkiliyor. Ilk gordugumde gercekten kiraz mi tereddutu yasadim bir iki saniye kadar:) Tadi ise potibor biskuvi agirlikli oluyor. Gecelim sofralara renk katacak tarifimizin malzemelerine:)

Malzemeler
1 paket potibor biskuvi
2 yemek kasigi toz seker
1/2 su bardagi ilik sut
1/4 paket margarin
Gida boyasi

Ilk olarak biskuvileri Rondo'da cekiyoruz. Sonrada butun malzemeleri karistiriyoruz. Sirasi onemli mi bilmiyorum ama ben once biskuvilerle oda sicakligindaki margarini kariatrdim, sonra sekeri sonrada parcalar halinde sutu ekledim. Sutu kontrollu eklemek onemli, karisimin kivami sekil alacak sertlikte olmali, sonra dolapta beklettigimizde de sekli sabitlenecek. Gida boyasi sivi olursa kullanimi daha kolay oluyor, ben soyle cay kasiginin ucuyla azicik kullandim. Yeterli oluyor zaten. Rengi iyice oturana kadar yoguruyoruz ve esit kucuk toplar yapiyoruz. 
Belki de puf noktasi diyebilecegimiz can alici konu ise kirazlarimizin sapi:) Bunun icin parkta bahcede, igne yaprakli bir cam agaci bulup ignelerini topluyoruz, guzelce yikayip temizliyoruz. Ben azicik sirkeli suda bile beklettim. Sonra kurulayip esit boyda kesiyoruz. Vee fotografta oldugu gibi iki kirazi birlestiriyoruz:) Saplarini oldukca dibe kadar batirin ki dondugunda daha saglam tutsun. Elimize alinca kirazlar dusmesin:)

Afiyet olsun:)


http://miladannotlar.blogspot.com.tr/

16 Nisan 2014 Çarşamba

Bana Fransızcayı Sevdiren Sarkı

en guzel fransizca sarki

Günlerdir hayranlıkla dinlediğim bir şarkı bu. Sözlerden ziyade müzik ritimde mesele. Böyle insanı büyüsü altına alıyor sanki. Fransızcaya karşı böyle bir antipatim var benim. Pek hoş gelmiyor nedense. Herkes almancayı itici bulur, bana da almanca daha sempatik geliyor. Fransızca ilk defa bu şarkıyla kulağıma hoş geldi, oysaki söyleyen kişi fransız bile değil:) Ama maharet müzikteyse tabi..
Şimdi youtube kapalı olduğundan video ekleyemedim ama isteyen linkten dinleyebilir. Bence dinleyin :)

15 Nisan 2014 Salı

Çilekli Yagsız Kek

yagsiz tatli cilekli kek tarifi

Mis kokulu çilekleri tezgahlarda görünce ne yapsam ben bunlarla diye düşündüm ve her zamanki gibi kolay ama farklı bir tarifin peşine düştüm :) Ayrıca çilekler mis kokulu ama tatları resmen yok, kağıt gibi bişey. Şöyle organik doğal ne bileyim dağ çileği falan bulursanız sakkın kaçırmayın derim. Kekin tadını inanılmaz etkiliyor. 

Genelde yapımı pratik, şöyle en fazla yarım saat içinde fırına atabileceğim tarifler ilgimi çekiyor. Ayrıca hafif olması da önemli. Yağlı yemeklere bayılıyorum ama mideme çok dokunuyor. Dolayısıyla havuçlu-tarçınlı kekte olduğu gibi bu tarifin de yağsız olması avantaj benim için. 

Malzemeler
1 ölçü toz şeker
3 yumurta
1 ölçü un
1 çay kaşığı karbonat
İsteğe göre aroma eklenebilir
ve tabi ki 1 ölçü çilek
*Burda ölçüden kastım şöyle birşey. Bu bir bardak olabilir kase olabilir. Size kalmış yani. Ben kahve kupası kullandım örneğin. 

Fazla şekerli olmasını istemiyorsanız şöyle ucundan azıcık şekeri kısabilirsiniz. Ben öyle yaptım. Bu ikinci denememdi çünkü. Damak zevkime göre değişiklikler yaptım tarifte. Yumurtaları ve şekeri azıcık köpük köpük olana kadar 3-5 dk çırpıyoruz. Eleyerek unu ekliyoruz üzerine ve karbonatı. Son zamanlarda keklerde kabartma tozunu neredeyse hiç kullanmamaya başladım. 1 çay kaşığı karbonat daha güzel sonuç veriyor bence. Ardından aroma eklemek istiyorsanız ekleyebilirsiniz. Ben dr.oetker'in şu minik şişelerdeki aromalarından rom kullandım, o minik şişenin yarısını. Limon kabuğu rendesi kullanılabilir, toz vanilin vs zevkinize göre hepsi kullanılabilir :)

Hı unutmadan şekerliye azıcık tuz, tuzluya da azıcık şeker atmazsak olmaz:) Yani şöyle bi çimdik de tuz atıverin içine. Son olarak çileklerimizde sıra. Bir çileği dört parçaya bölerek birazda ölçüden fazlasını kullandım ben, bol olsun dedim :p sonra birazcık unladım onları fazla dibe çökmesinler diye. Onları da malzemeye ekleyip hafifçe çilekleri ezmeden karıştırdık mı iş tamam. Yağladığımız azıcık geniş bir tepsi yada kalıp kullanırsak daha güzel olur. İnce olduğunda içini daha güzel alıyor. 
175 derecede sanırım 30-40 dakikada pişti. 20dk sonra fırını açıp kontrol ederek piştiğinden emin olunca çıkarabiliriz.

Serviste de üzerine pudra şekeri serptim ve bir çilek kondurdum afiyetle yedik :) 
Size de afiyet olsun.


http://miladannotlar.blogspot.com.tr/

14 Nisan 2014 Pazartesi

Amerika'dan gelen hediyelerim ve hindistancevizi yagı denemelerim

Blogumu boşladığımda hala vicdan azabı duyuyorum ama ilginçtir yine uzun zamandır yazmıyorum. Ancak Amerikan gelen hediyelerimi paylaşmadan edemedim. Sevgili akmaya göz kalemi blogunun sahibi İrem, takip edenler bilir çok gezen bir kişilik kendisi, hiç denemediğim ürünler getirmiş bana:) 
amerikadan gelenler hindistancevizi yagi coconut

Öncelikle hindistan cevizi yağıdan başlamak istiyorum. Hakkıda neredeyse hiç bilgi sahibi değildim. Kocaman kavanozda hava sıcaklığı sebebiyle donmuş bembeyaz yağı görünce nasıl kullansam ki ben bunu diye düşündüm. Sonra öğrendimki kullanım alanı çok geniş ve mucizevi olarak görülüyor. Kişisel bakımın yanında, 
yemeklerde de çok rahatlıkla kullanılıyormuş bu yağ. 

Kahvelerde aroma olarak kullanıldığını okuyunca koştum ilk olarak bir fincan hazır kahveye yarım çay kaşığı kadar ekleyerek denedim. Zaten bir yağ olarak çok hafif olduğundan kahvede de hiç ağır gelmedi bana. Hafif güzel bir koku verdi, lezzeti de yine hafif ama güzeldi. Hazır kahve aromaları bazen bu lezzetin yarısı kadar olamıyor. Ama damak tadınıza göre uygun oranda kullanmak çok önemli, bir de köpüksüz olarak hazırlanmış bir kahvede kullanıyorsanız üzerine biriken yağ belki sizi rahatsız edebilir.

İkinci olarak nemlendirici olarak kullandım. Uyumadan önce makyajımı temizleyip cildime uyguladım, gerçekten hafif bir yağ dolayısıyla rahatsızlık hissi vermiyor ama şöyle bir tereddütüm var.Tüyleri de beslediğini okudum, yani yüzümde kıllanmaya sebep olabilir korkusuyla bir daha yüzümde kullanmayı düşünmüyorum. Ama gözlerimde kullanıp kirpiklerimi de besler diye umuyorum :) 
Sonraki adım bu yağın saç bakımındaki mucizesi. Belkide en meşhur olduğu konu bu:)
Ancak bu konuda ilk denememde bir verim alamadım. Önce saçımı yıkadım sonra 20-30 dk yağı saçıma sürüp beklettim. Sonra tekrar yıkadım. Öncelikle saçıma yağı az kullanmış olabilirim belki diye düşünüyorum. Çünkü saçım biraz gür. Sonra bütün geçe saçında bekletenler varken ben çok mu az beklettim acaba. Şuan saçımda bir değişiklik gözlemlemedim. Ayrıca bir de şu var, saçından pek şikayeti olan biri değilim, yani allaha şükür sağlıklı saçlarım var. Ama tekrar denemeyi düşünüyorum. İkinci denememin yorumlarını da paylaşırım.
Gelen diğer hediyelerimden de bahsetmem gerekirse "eos" harika bir nemlendirici. %100 natural %95 organic yazıyor üzerinde. Şekli zaten çok sevimli ama içeriği de inanılmaz hafif ve oldukça etkili. Ağırlık hissi vermeden dudaklarımda yağlı bir tabaka oluşturmadan nemlendiriyor ve mis gibi çilek aroması var.
O minik yuvarlak olan da lip balm ancak eos varken ona daha sıra gelmedi:)
Bath&Body Works'ten de harika bir koku var, çok enerji veren harika bişey:)
Mini bir make up setim var mini bir ruj ve rimelden oluşuyor. Rimelin fırçası bugüne kadar kullanmadığım bişey "cat eyes" için düşünülmüş sanırım, beğendim. Rujun da rengi harika.
Cüzdanım çok şirin bence ve bir de NY anahtarlığım var. Her biri için İrem'e tekrar teşekkür ediyorum. Ayrıca amerikadan getirdiği ürünleri sattığı bir blogu var. Ben organix saç kremini ayırttırdım hemen kendime:)
hepsiamerikadan.blogspot.com


http://miladannotlar.blogspot.com.tr/