İçerik yazarlığı

İş ilanlarına bakarken gözüme ilişen bir ilan bu yazıyı yazmama sebep oldu. Çok isteksiz bir şekilde ilanlara gözatarken "içerik yazarlığı" ilanını gördüm. Bir reklam ajansı vermiş ilanı, 100 kelime için sabit tutulmuş bir ücret var, yazdığınız kadar para da kazanıyorsunuz. Size konu veriliyor. SEO yapısına uygun olarak istenen kelime sayısında içerik hazırlıyorsunuz. Benim de yazma isteğim var tabi her blogger gibi. :) Tecrübe olur bir bakayım neler yazılıyor dedim ve başvurdum. Bir kaç gün sonra telefonda görüştük, anlaştık. İlk olarak bir konu verildi. Ertesi gün yazıyı teslim ettim. Yine bir konu, ertesi gün teslim. Sonra ikişer üçer konu gelmeye başladı. Sonra bir haber sitesine içerik hazırlanması gerekiyordu, hiç onu yazmadım diyerek ona da atladım. :) 

Evet, içerik yazarlığı güzel hoşuma da gidiyor ama ajansla ilgili tereddütlerim var. İlk ödemeyi aldıktan sonra bırakmayı düşünüyorum. Zaten verdikleri para, para değil, sırf neler yazılıyor hangi kurallara göre yazılıyor görmek için başvurmuştum taa en başında. Merak edenler için ücreti de söyleyeyim, 100 kelime 70 kuruş :)

Bu tip işlerde içeriğin niteliğine göre değer artmakla birlikte en azından 100 kelime için 1.5-2tl olması gerekiyormuş öğrendiğime göre.

Ayrıca ajanstan işgillenme sebeplerimden biri de şu. Kadın ilk yazımı görünce çok beğendiğini falan söyledi, sonraki yazılarda artık kontrol etme gereği dahi duymadığını söyledi. Sonra doğrudan site linki verip bu siteye içerik hazırlamamız gerekiyor dedi. İlk ödeme için gerekli kelime sayısını tamamladığımda sıkıntı yaşarsam da, işlerini ucuza yaptırmaya çalışan üçkağıtçı bir ajans olduğuna karar vereceğim. 

Ama yine de yazmak hoşuna gidiyor insanın, sürekli farklı konunlar geliyor önünüze. Hakkında yazmak için araştırmanız da gerekiyor tabi biraz. Çok zevkli buluyorum o yüzden. Ama makinalaşmamak gerekiyor, o zaman yazdıklarınızın değeri de düşüyor. Yani şunu kastediyorum, bazı ilanlar var örneğin şu konuda 10 gün içinde 100 içerik hazırlanmasını istiyor. Konu oldukça dar, kim olursa olsun çok çok zorlanacaktır o işte.

Bir de teklif geldi geçen de şaka gibiydi. Bir internet sitesine günde 10 adet yazı yazılması isteniyor, aylık 100tl'ye. :)

Diktiklerim/Çanta-Kitap Kılıfı falan..

Dikiş makinemden bahsettim de yazmaya ara verince diktiklerimi paylaşmadım hiç. Bunu da yeni farkettim, çok ayıp. Bir iki gömlek diktim öncelikle, iyi hoş oldu da omuz kısımlarında sorun yaşadım hep. Günlük hayatta giyip çıkabileceğim gömlekler olmadı. Sonra çanta falan diktim ki en basiti budur. Dikişe çantadan başlanır. Şimdi de straplez elbise dikiyorum, hem de deniz kızı etek denen model. :p Çıtayı çok yükselttim birden. :) Ona da kumaş yetmedi, büstiyer kısmını diktim, eteğin ön paarçasını diktim, arkasına kumaş yetmedi. :) Yakın zaman da alabilirsem ki en yakın haftaya olacak gibi görünüyor, o zaman tamamlayacağım. Şimdi fotograflarla diktiğim bir iki basit şeyi göstereyim.

 Beyaz, denizyıldızlı olan çantanın tabanına kalın keçe diktim ki tabanı katı dursun. Dikiş bittiğinde gözüme masanın üzerindeki iki nikah şekeri çarptı. Aaa dedim bunun yıldızları çok güzel, sonra da çantamın üzerine yapıştırdım silikonla. :) Ve satıldı bu çanta.

 

 Bu ise maymun çarpı işi yapılmış bir kitap kılıfı :) Bir düğmesi var üstte, kitabımız düşmesin diye. Kitaplarımız çantada yıpranmasın diye bir fikir bu da böyle..

 

 Üstteki kitap kılıfı satıldı ve ardından bir mail aldım. Kedi figürlü bir kitap kılıfı siparişi.. Kitap okuyan kediciği işledim bu sefer ben de ve teslim edildi çoktan. :)

Cep dikmeyi öğrendiğim çantam bu. Fermuarın olduğu yerde bir cebi var. Yazlık, kumaş, kullanışlı bir çanta benim için. :)

Bu bir tablet kılıfı, ancak boyutları kitaba da uygun, o yüzden bence çok amaçlı bir kılıf. :) Beni çok heyecanlandıran cep modelini denedim ve başarılı bir sonuç beklemiyordum doğrusu. Düğme iliği yerine de deri bir parça kullandım. İçi de cepteki lacivert kumaştan yapıldı. :)

 Böyle işte dikiş makinemden çıkan fotograflaması kolay ürünler. :)

Aloe Vera: Mucize imis.

Sadece geçmeyen yanıklarla, yaralara uğraşmış kişilerin kıymetini bildiğini düşündüğüm bir mucize aloe vera. Aloe veranın faydaları gerçekten saymakla bitmiyormuş. Evet, pek çok bakım ürününün içinde mevcut bunu da biliyoruz, aldığımız ürünler "aloe vera" 'lıysa "İyidir bu!" da diyoruz. :) Ancak bilmediğimiz nokta; aloe veranın hiç işleme tabi olmamış doğal, orjinal hali en faydalısı. Baya bildiğiniz yağrağını koparıp içindeki jeli doğrudan kullanabilirsiniz.

Benim farkına varmam şöyle oldu. Annemin çiçeklerinin arasında vardı zaten küçücük yapraklı birşey. :) Geçenlerde yüzümde ard arda sivilceler çıkmaya başladı. Ama sivilce de gözünüz görsün, kocaman kırmızı, görüntünün kötülüğünün yanında acıyor da. Öyle ki ben ergenliğimde görmedim böyle sivilce. Bir kaç gün sonra da düğüne falan gidilecek ama benim sivilcelerim makyajla bile kapanamaz halde.. Kremler falan sürüyorum işe yaramıyor. Hatta ilk ikisini kremle geçirmeye çalışırken üçüncüsü de çıktı. Sonra terasta otururken küçücük fıçıcık aloe veracı'ğımız gözüme ilişti. :) Aloe veranın yara, yanık izlerinde işe yaradığını biliyordum zaten. "Amaan nolcak bunu da süreyim yüzüme." dedim kopardım bir yaprak. O minicik yaprak gün içinde 4-5 defa sürecek kadar yetti, ben de evde dolanırken sürekli tazeledim. Ertesi gün uyandığımda dokununca acıması geçmiş sivilceler sakinleşmişti. O gün yine devam ettim ikinci bir yaprak koparıp. İki gün içinde resmen kocaman sivilceler %80 oranında geçti. Çok hafif izleri kalmıştı üçüncü güne. Jeli sürmeden önce cildin temiz olması makyajsız olması önemli ayrıca.

Şimdide yaprakları az diye, zor zamanlar için saklıyorum koparmaya kıyamıyorum :) Altta paylaştığım videodaki yapraklardan olsa, bir tanesinin yarısı bana bir yıl yeter herhalde :) Öğrendim ki yaprakların içindeki jel kısmı ( ki zaten işe yarar kısım bu ) kavanoza koyup 4 hafta boyunca buz dolabında saklayabilirmişiz ama derin dondurucuda değil. Bazı türleri yenilebiliyormuş, galiba jeli sarı veya beyaz olanları ama ben o konuda çekimser davrandım. Emin olamadım.

Videodaki amca baya küp küp doğrayıp yiyor, şaşkınlıkla izledim. Zaten benim yiyebileceğim kadar yok kıtlık zamanlarına saklıyorum. :D

Başta cilt hastalıkları olmak üzere karaciğere ve safrakesesine de iyi geliyormuş. Saç uzatma ve kepek konusunda da faydalı olduğunu okudum. Hücre yenileyici etkisi de varmış. Böyle anlatırken hikaye gibi geliyor ama ben o devasa sivilcelerin iki günde geçtiğini gördüm ya ölüyü diriltiyor deseler inanırım. :))

Aloe Vera hakkında güzel bilgilere ulaşabileceğiniz bir sayfa buldum. Kendi şikayetinize göre buradan bilgi alıp kür uygulayabilirsiniz. "Aloe Vera İle" Sirke ile karıştırıp saç kepeğine karşı kullanılan bir karışım varmış mesela.

"Yukarıdaki fotografta benim 10cm'lik yaprağımdan çıkan jel miktarını görebilirsiniz."

Cekilis hediyelerim

Kazandığım iki çekilişin hediyelerini paylaşmak istiyorum. Hem çekilişlerin güvenilirliğini kanıtlamak için de bu gerekli bence. 

***İlki MMERWE'nin Turuncu Kasa ile işbirliği halinde düzenlediği çekilişi idi. Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Çekiliş düzenleyip çekilişi kazanan kişiye kaba davrananlar varken Merve hanımın güleryüzünü maillerinden hissettim. Hediyeler için teşekkür ederken güleryüzü için de ayrıca teşekkür ediyorum^^

Hediyelerim ise şöyle;

 Bioderma Sensibio H2O makyaj temizleyici, kendisi zaten en sevdiğim ve en uzun süreli kullandığım ürün. 500ml'lik var şuan kullandığım, yarısı bitmiş durumda. Bu da yedeğim olmuş oldu. :)

Avene Termal Suyu Spreyi'ne gelince, Vichy termal suyu hakkında düşüncelerimi şu yazımda paylaşmıştım. Severek kullanmıştım ve bitti demiştim. Yeni almayı düşünüyorum derken çekilişten Avene'inki geldi. :) Hemen denedim ve genel yorumlarda da olduğu gibi Avene bir tık daha iyi gibi geldi bana. Daha saf su hissi veriyor ve daha temiz hissi.. Vichy'nin ki küçük boydu ve ona rağmen uzun süre kullanmıştım. Avene büyük boy bir de, heralde daha da uzun süre termal suya ihtiyacım olmayacak. Hı bir nokta da şu, Vichy'de makyaj sabitleme özelliği ile ilgili bir açıklama yoktu, yani o özelliği var mı bilmiyorum denemedim. Ama Avene'de öyle bir açıklama var. Onu da deneyeceğim.

***Kazandığım bir diğer çekiliş www.ilkeee.com'dan Kırmızı Kedi Yayınevi ortaklığı ile düzenlenmiş. Teşekkürler...

Hediyem güzel olduğunu umduğum bir kitap; Yalnız Kadınlar Yazı - Beatriz Williams

En kısa zamanda okuyacağım ancak öncelikli kitaplarım var sırada. :)

Azıcık Kalan Pudrayı Yenileme

Pudranın sonuna doğru yaklaştıkça ortası açılır sadece kenarlarda kalır. Sonra onuda fırçaya alamaz sinir oluruz. Hıh o durumdayken ben birde purdamı yere düşürdüm, kenarlardakilerde parça pinçik oldu. Fırçaya topak topak gelmeye başladı. Kullanamıyordum. Yeni pudra araştırmasına girişmiştim Kiko şuan ulaşamayacağım bir marka olduğu için ki o anda internette şu yöntemi gördüm; saf alkol ile pudrayı "press"leyip kullanılabilir şekle getirmek.

Pudramın ilk hali yandaki gibiydi. "Pis halini fotografladım ki yaptığımdan utanayım daha temiz kullanayım bundan sonra :D"  Fırçanın arkasıyla biraz ezdim büyük parçaları da dağıttım.

Saf alkolü eczanelerden satın alabilirsiniz. Yaklaşık fiyat falan söyleyemiyorum, ben zaten evde olanı kullandım. Ancak çok azıcık kullanıyoruz, el kremi kıvamını alacak kadar diyebilirim.
 
 Fırçayla karıştırdım ben alkolü ekleyince ama hiç tavsiye etmiyorum çünkü fırçanın arasında çok kalıyor. Dondurma çubuğu gibi bişey daha kullanışlı olur.
İyice alkol ile birleştirip tabana yaydım pudramı fotograftaki gibi. Sonra da biraz kurumaya bıraktım. *Renginde falan hiçbir değişiklik olmadı. Alkol sadece pudrayı biraraya getirip uçup gidiyor.
*Aynı işlemi farlar için de uygulayabilirsiniz.
*Saf alkol yerine kolonya kullanıldığını da duydum ancak koku bırakma ihtimali yüksek gibi geldi, denemedim bile. Eğer "amaan olmazsa atarım dediğiniz bi ürün varsa deneyebilirsiniz :D"
*Kuruma süresi 15 dakika gibi birşey, belki daha kısa. Çok çabuk, hızlıca yapılabilecek, uğraşsız birşey.

Son olarakta pudramı bir güzel temizledim, kenarlarını dışını falan. Yepisyeni pudram oldu. :)

Yolculuk..

*Suan otobusle Izmir'den Bursa'ya dogru yolculuk etmekteyim. Her zaman tercih ettigim firmayi kullaniyorum ama nedense hem gidisimde hem donusumde cok suratsiz servis gorevlilerine denk geldim, muavin yani:) Yolculara sen diye hitap eden, 26 numara sen nerde incen diyen tipler. Firmanin ismini yazsam mi yazmasam mi bilemedim, nihayetinde onceden memnundum. Hemen kotulemis olmayayim toleransli olayim diyorum :p

*Izmir'e sinav icin gittim, eger olumlu sonuclanirsa anlatirim zaten uzun uzun. Simdi ortada net birsey yok, anlatip kendimi de heveslendirmeyeyim:) 

*Kucuk parkta bir Cafe'de cok degisik aromali tutunler gordum nargilecilerin oldugu sokakta, Romeom'la iceriz dedim ama tutunu ayrica satmiyorlarmis. Denemelik bir icimlik falan verebilirim dedi adam. Iki icimlik kadar var yine verdigi tutun ama aroma cok ilginc. Kurabiye aromali nargile tutunu :s Ne nasil kurabiye mi falan dedim zaten. Kokluyorum, firindan yeni cikmis kurabiye gibi resmen. Denemek icin sabirsizlaniyorum:) 

*Bir de akrabalarin dugun hazirligina denk geldim, ceyiz serme olayi varmis dun. Heryerde var mi bu adet bilmiyorum da iste gelin ve damadin yasayacagi eve gelinin ceyizi tasiniyor kucuk bir merasimle, davul zurna falan oluyor.. Sonrada eve esyalar yerlestiriliyor, ceyizi gorme meraklisi olanlarda gelip evlerini gezip bakiyorlar. Snavdan cikinca ben de gittim yanlarina ayip olmasin diye ama sunu anladim, ben bu islerden hazetmiyorum.. Evet adetleri uygularim ama yapmis olacak kadar, yani tum teferruatlari dikkate almayi dusunmuyorum.

*Postu yayinlayip kitabimi okumayi planliyorum. D&r'da kampanyaliydi 5tl'ye aldim bu kitabi. Bos zaman degerlendirilecek, kafa dagitacak bi rkitap. Ayrica yazi yazip uzun uzun anlatilacak bir kitap oldugunu dusunmedigimden kisaca bahsedeyim dedim. Kisa kisa Noel hikayeleri var icinde. Yeni yila farkli farkli genelde yeni bir umutla giren insan hikayeleri..

*Suan iki amca birden horlamaya basladi koro gibiler valla :D 

Sonbahar Çalı Çırpısı :)

Önceki gün ailecek Uludağ'daydık, piknikte. Dag havası orman havası ne kadar da iyi geliyor insana. Deniz kıyısından daha çok seviyorum zaten ben dağı.

Şu fotografta gördüğünüz çalı çırpıyı da orada topladım. Ben bunları toplarken ailemin delidir ne yapsa yeridir bakışları altındaydım :D

Kardeşim sevgilisine çiçek toplamaya ikna etmeye çalışırken, söz börtü böcek toplamana yardım edicem bile dedi :D

Onlar ne derse desin sizce de çok güzel görünmüyorlar mı? Renkler ne kadar güzel, dokuları her birinin ayrı güzel. Son bahar renkleri ancak bu kadar güzel birarada olabilirdi..

 

Dokulara olan bu ilgimin sebebini bilemiyorum, bunlardan ne yapılır nerede kullanılır onu da bilemiyorum ama bakıp bakıp mutlu oluyrum :)