" Sonbaharın 'hüzün' çağrıştırdığı ve sevilmediği bir ülkeden geldiğim için, Türkiye'de güzel sonbaharı neyin katlettiğini düşündüm. Sakın çamurlu caddeler, parksız, yeşilsiz, çirkin, beton bloklarla kuşatılmış, kent yaşamı, yoğun egzosa eklenen kalorifer dumanı ve incecik bir yağmurla bile trafiğin daha da karışması mı bozuyor sonbahar keyfini? Oysa sonbahar güzeldir!
Sonbahar hüzünlü değildir! Sonbahar çalışma heyecanı yüklü, dinamik, doğanın insana sunduğu en güzel renkli armağandır. Sonbahar yeni aşkların başladığı, başlamışların katmerlendiği andır. Sonbahar biten aşkların ardından bir güz rüzgarına asılıp, yeni bir sevdaya düşene dek eskisinin en güzel anılarıyla keyif çatmaktır.
Sonbahar, savrulan saçın, uçuşan atkının, sıcak bir tas çorbanın, tavşan kanı bir bardak çayın, ev turşusunun, pastırmanın, tahin helvasının, köşebaşında kızartılan kestanenin, hırçın denizin, terlemeden uzun uzun yürüyebilmenin, kalın kazakların, konser, sinema tiyatro salonlarının, kütüphanelerin, sonbahar yaşamanın keyfidir!... "
Vikitap aracılığı ile geçenlerde bir kitap takası yapıp Buket Uzuner'in "Bir Siyah Saçlı Kadının Gezi Notları" kitabını okuma fırsatı buldum. Çok fazla düşünmeden okumaya karar verdiğim bi kitaptı. Yazım-yayın tarihleri de biraz eski zaten ama çok sevdim bu kitabı. Hiç bitmesin istedim ama maalesef çok kalın bi kitap değil. İçinden sevdiğim bi parçayı paylaşmak istedim. Bir iki gündür hava biraz serinleyip akşamları hırka giyme ihtiyacı hissedince sonbaharın yakın olduğunu farkettim :) Sonbahar güzeldir. Bütün mevsimlerin kendine has bi güzelliği var evet ama sonbahar da ayrı bi güzel :)
0 yorum:
Yorum Gönder