Berlin-2



Keşke Berlin'de ki her günümü ayrı ayrı yazma fırsatım olsaydı. Olmadı ne yazık ki... Bugün öğlen Charite Üniversitesi bünyesinde ki Rudolf Virchow patoloji müzesini dolaştk. İnanılmaz bir birikim yapmış adam. Çok fazla patolojik örnek toplamış. Özellikle tıp öğrencilerinin çok ilgisini çekecek bir koleksiyondu. Giriş ücreti 7euroydu, üniversite öğrencilerine ücretsiz tabi. Fotograf çekmek yasak olduğu için çekemedim ama nette bulduğum bi kaç örnek fotograf var. Örneğin sorunlu olduklar için doğmadan ölmüş bebekler vardı,tek kafalı iki bedenli, tek bedende iki kafalı yada beyin oluşumu kafatasının dışında gerçekleşmiş ve dondurulmuş bebekler, yıllardır bozulmadan korunabilmişler. 
Bazlarını midem kaldırmakta zorlandı hatta, ben kesinlikle bi sağlıkçı olamazmışım diye düşündüm. Böyle şeylerle uğraşmak yürek ister gerçekten. 
Ordan çıktıktan sonra Çin lokantasına gittik. Suşi denemek istiyodum zaten uzun zamandır ve burda da çok fazla uzakdoğulu var, bu tür mekanlarda çok fazla haliyle. Ama anladım ki karnım çok açken gitmemeliymişim oraya. Aç kaldım, yediklerimle acı çektim ve paramla rezil oldum resmen. Yok arkadaş ben adana kebap, iskender döner, pideli köfte seven insanım. Bana göre değil öyle çiğ balık falan. Birde Vasabi diye bişey vardı ki burnumdan ateş çıktı resmen. Biliyorum çok fazla suşi seven olduğunu, belki bizim yediğimiz yerde çok iyi yapılmamıştır bilemiyorum ama çok kötü bi tecrübe oldu benim için, bir daha denemeyi düşünmüyorum. Mudanya'da yediğim balık ekmeği, midyeyi özledim ben.
Ordan çıktıktan sonrada donut ve kola alıp Spree nehrinin kenarına gidip oturduk. Kendi kendine çalıp söyleyen bi grup vardı yanda ve çok huzurlu çok hoş ve benim Türkiye'ye döndükten sonra hatırlayıp özleyeceğim bi ortamdı.
Ordan sonrada Alexander Platz'dan U-Bahn'a binip Samariter Strasse'de'ye gittik. Romeom'un üniversiteden arkadaşı olan bi çocuk var burda, Onunla takılıyoruz genelde. Burda yüksek lisans yapıyo o, 6 aydır burda olduğu için bizden daha çok biliyo gezilcek yerleri falan. Orda barlar sokağı falan varmış. E cuma akşamı burda eğlenme zamanı demek malum, 24 saat çalışıyo her yer. Bişeyler içtik, bir de nargile söyledik. Burda çok fazla nargile cafe var. Ve tamamında Araplar yada Türkler çalşıyo. Benim burda almanca öğrenmem gittikçe zorlaşıyo, çünkü çok fazla Türkçe bilenle karşılaşıyoruz. 
Kısaca Berlin'de bir günüm böyle geçti. Artık uyumam lazım. Herkese Berlin'den sevgiler :)






10 yorum:

  1. O müzeyi görmek isterdim açıkcası...
    :)

    YanıtlaSil
  2. Gerçekten ilgi çekici bi müzeydi melodram. Ama biraz konuyla ilgili bilgisi olan birileriyle gezmek daha güzel olur :)

    YanıtlaSil
  3. iyi hadi güzel geçiyomuş günlerin.
    dur yaaa acaba erkek arkdaşınla mı gitmiştin.
    onu kaçırdım.
    :)

    YanıtlaSil
  4. evet deeptone, birlikte gittik :)

    YanıtlaSil
  5. Müze çok ilginçmiş, Berlin'e yolum düştüğünde aklımda olacak:)

    YanıtlaSil
  6. tavsiye ediyorum mutlaka, çok ilginç :)

    YanıtlaSil
  7. mudanyada ki balık ekmekleri aklıma getirdinde benimde özleyesim geldi :)

    YanıtlaSil
  8. Ama Mudanya'da ki balık ekmekler de özlenir şimdi :)

    YanıtlaSil
  9. yazın Berlin'de olacağım...müzeyi ilginç buldum..tam bana göreymiş:)sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de tekrar gidebilmeyi çok istiyorum :) Müze ilginçti gerçekten ama bazı bölümler özellikle mide istiyor biraz :)

      Sil