İşte öyle..

Bazen yaşamak istediğim basit anlar,basit zevkler oluyo, mesela; şuan serin bir sabahın erken saatlerinde atkıma sarınmış bir halde kalabalık bir caddede yürümek istiyorum. İşine gücüne koşturan insanları seyredip hayatlarıyla ilgili tahminde bulunmak, uzunca bi cadde boyu yürüyüp üşümek ve ardından sıcak bi kahveyle ısınıp kendime gelmek istiyorum. Belki kahvenin yanında okuyacağım bir de güzel kitabım olur...

Mesela şuan uzun zaman önce okuyup unuttuğumu farkettiğim Kürk Mantolu Madonna'yı tekrar okuyorum. Raif Efendi'nin Berlin anıları sanki beni gerçekten alıp Berlin'e götürüyor. Spree'yi hatırlıyorum. Tiergarten'da ağaçların arasına gizlenmiş bankı ve ördekleri hatırlıyorum. Beni güzel anılara taşıyan bu kitabı önceden farklı hislerle okumuşum şimdi sanki hiç okumadığım bir kitabı okur gibi baştan okuyorum, bana hissettirdikleri bambaşka.

U-bahn'a binmemek için direnmiştik. Şehri otomobil, otobüs veya metroyla keşfedemezsiniz. Sokaklarda dolaşmalısınız. Şehre karışarak gezmelisiniz. Berlin'de yaşayanların kesinlikle yürümeyeceği mesafeleri yürümüştük. Sohbet ederken zaten anlamıyoruz ki ne kadar yol, ne kadar zaman geçtiğini. Sabah uyandığımda yaz ayları olmasına rağmen soğuk olurdu Berlin. Kursa giderken yürüdüğüm bisiklet yolu çok hoşuma giderdi. 

Bisiklete binmeyeli ne kadarda uzun zaman oldu. Hatta o kadar uzun zaman oldu ki, şimdi binsem düşermişim gibi hissediyorum. Ama çocuklukta öğrenilenler unutulmaz değil mi? Önünde mis kokulu çiçeklerle dolu bir sepeti de olsa mesela...

Çiçeklerin, çimenlerin yada kuru sonbahar yapraklarının üzerine yatıp hayaller kurmak istiyorum. Ama saçım pis olur mu ki, yada tişörtüm kirlenir... Hep böyle düşündüğüm için vazgeçmişimdir. Çok saçma.

Özgür olmadığını olamadığını söyleyen insanlar ufak bir engelle karşılaşmış ve hayatının kalanını kendi ördüğü ağlar arasına sıkıştırdığı gibi bütün suçu ilk karşılaştığı engele atmıştır. 

En kötüsü de alışmak. Alışkanlıklar zor değişir. İyi veya kötü neye alıştıysan onu yaşamaya devam edersin. Ruhunun derinliklerinde azıcık devrimci bir yanın varsa alışkanlıklarını değiştirmeye bir adım daha yakınsın demektir. Bazen her ruhun bir devrime ihtiyacı vardır.

(Berlin'den bahsedip Paris fotografı koymamın sebebi bunun Berlin versiyonunun olmaması malesef, sevdim ama bunu. )


8 yorum:

  1. Süper yazmışsın, eline sağlık. :)

    YanıtlaSil
  2. Olsun resim çokta çarpmadı gözüme , yazı çok doyurucu oldu...

    YanıtlaSil
  3. nefis valla nefis.
    çok duyarlı.
    hepsi hele ilk paragraf.

    alexanderplatz.
    :)

    YanıtlaSil
  4. Teşekkür ederim deep senden bunları duymak ne güzel :)
    Evet Alexanderplatz ah ah :)

    YanıtlaSil
  5. Gayet güzel =) sıkılmadan okuduysam hemde sonuna kadar gerçekten güzel, özellikle ; 'Bazen her ruhun bir devrime ihtiyacı vardır' Bu söz gerçekten mantıklı. Eline Sağlık.

    YanıtlaSil
  6. Çok teşekkür ederim, sevindim beğenmenize :)

    YanıtlaSil